Şirketlerdeki AR-GE çalışmaları esnasında şirket çalışanları buluşlar yapmaktadırlar. İşte bu sebeple çalışan buluşları ve işverenler konusu önem taşımaktadır. Çalışanların işveren bünyesinde yürüttükleri faaliyet nedeniyle yaptıkları bu buluşların kime ait olacakları ve sınai mülkiyet hukuku çerçevesindeki sahip oldukları hukuki düzlem oldukça ayrıntılı düzenlenmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) beşinci kısmı çalışan buluşları alt başlığına ayrılmıştır. SMK’nın çalışan buluşları maddelerinin uygulanması ve açıklanması için 29.09.2017 tarihinde “Çalışan Buluşlarına, Yükseköğretim Kurumlarında Gerçekleştirilen Buluşlara ve Kamu Destekli Projelerde Ortaya Çıkan Buluşlara Dair Yönetmelik” (Yönetmelik) yayınlanmıştır. Bu yönetmelikle çalışan buluşları ve işverenler konusu açıklığa kavuşturulmuş durumda.
SMK’ya göre çalışanların yaptıkları buluşlar ikiye ayrılır. Buna göre çalışanların yükümlü oldukları faaliyetleri gereği gerçekleştirdikleri ya da büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanarak, iş ilişkisi sırasında yaptıkları buluşlar hizmet buluşu olarak tanımlanır. Hizmet buluşu haricinde kalan buluşlar ise serbest buluşlar olarak adlandırılır. SMK’da yapılan bu ikili ayrıma göre ise yapılan buluşun hak sahibi ve buluşun tabi olduğu hukuki düzlem değişmektedir. Bu yazıda hizmet buluşları üzerinde durulacaktır.
Öncelikle bir çalışan veya çalışma grubu buluş yaptıklarında hiç gecikmeksizin bu buluşu işverene bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük ortaya çıkan teknik problemin tam olarak ve ayrıntılı şekilde çözüldüğünün anlaşıldığı zaman doğar ve bildirimin derhal yapılması gerekir. Bildirim hiç yapılmazsa bildirimin yapılmamasından doğacak zararlardan çalışan sorumlu olacaktır ve buluş için yapılan patent başvuruları için kendisine bildirimde bulunulmayan işveren dava açabilecektir.
Bildirim eksik yapıldıysa işveren, bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde eksikliklerin giderilmesini çalışana bildirir. Aksi halde bildirim usulüne uygun yapılmış sayılacaktır. Çalışanın bildirilen eksiklikleri bir ay içinde gidermemesi halinde usulüne uygun bir buluş bildirimi yapılmamış sayılır ve buluş bildirimi usulüne uygun olarak yeniden yapılır.
Çalışan yapacağı bildirimde teknik problemi, çözümünü ve hizmet buluşunu nasıl gerçekleştirmiş olduğunu, bildiriminde açıklamak zorundadır.
Çalışan Buluşlarında Kim Hak Sahibidir?
Çalışanın usulüne uygun şekilde yaptığı buluş bildirimi işverene ulaştıktan sonra işveren hizmet buluşu ile ilgili olarak tam veya kısmi hak talep edebilecektir. İşveren hak talebini buluş bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren dört ay içinde yazılı olarak çalışana bildirmek zorundadır. Dolayısıyla işveren buluş bildiriminden dört ay sonra çalışana yazılı olarak bu buluşta hak iddia ettiğini bildirirse buluş artık hizmet buluşu olarak adlandırılacak ve bu buluşta hak iddia eden işveren buluşun hak sahibi olacaktır.
İşveren çalışana buluşta hak iddia ettiğine yönelik bildirimde bulunmazsa, bu bildirimi süresinde yapmazsa veya hak talebinde bulunmadığına dair bildirim yaparsa bu durumda artık buluş, hizmet buluşu olarak değil serbest buluş olarak nitelendirilir ve buluşun hak sahibi artık çalışan olur.
İşveren hizmet buluşu üzerinde hak sahipliği iddiasında bulunursa TÜRKPATENT’e patent başvurusunda bulunmakla yükümlüdür. Ancak işletmenin menfaati gerektiriyorsa işveren patent başvurusu yapmaktan kaçınabilecektir.
Kısaca özetlenecek olursa işveren buluşta hak iddia ederse buluşun hak sahibi işveren, hak iddia etmezse buluşun hak sahibi çalışan olacaktır.
Çalışan Buluşlarında Bedel
Çalışan buluşları ve işverenler konusunda bedel alt başlığı da önem taşımaktadır. Çalışanların hizmet buluşlarında işveren hak sahipliği iddiasında bulunduğunda artık patent başvurusunda bulunacak olan ve buluş üzerinde hak sahibi olacak olan kişi işveren olduğu için burada çalışanın karının ne olacağı düşünülebilir. Tüm dehasını ortaya koyup bir buluş ortaya çıkartan çalışanın tüm zekası işverene mal edilip çalışanın özgün çalışmasının ürünü olan buluş üzerinde hiçbir hakkının olmadığı düşüncesi oldukça sorunlu bir düşüncedir.
Buradaki büyük sömürü tehlikesinin önüne geçmek ve çalışanın emeğini korumak için SMK’nın 115/6. maddesinde “İşveren hizmet buluşu üzerinde tam hak talep ederse, çalışan makul bir bedelin kendisine ödenmesini işverenden isteyebilir.” ifadesi kullanılmıştır. Bu bedelin nasıl belirleneceği Yönetmelikte belirlenmiştir. Bedel; hizmet buluşunun ekonomik değeri, çalışanın işletmedeki görevi ve işletmenin hizmet buluşunun gerçekleştirilmesindeki katkısı da dikkate alınarak Yönetmelikte belirlenen gruplarla katsayıların çarpımı esasına göre belirlenecektir.
Esasında çalışana ödenecek bedel işveren ve çalışan arasında yapılan sözleşme ile belirlenir. Dolayısıyla bedelin tam miktarı ve bu bedelin çalışana ödenme şekli arada yapılacak sözleşme ile belirlenecektir.
Buluştan elde edilen kazancın, asgari ücretin net miktarının 150.000 katını aşan miktarı için işverenin bedel ödeme zorunluluğu yoktur. İşverenin genel olarak çalışanına bedel ödeme yükümlülüğü bu şekilde olsa da Yönetmelik ayrıca işverene teşvik ödülü de ödeneceğini öngörmüştür. Yönetmeliğin 7/2. maddesinde SMK’nın 115/6. Maddesindeki bedelden ayrı olarak işverenin çalışana teşvik ödülü vereceği ifade edilmişse de bu teşvik ödülü ödenecek bedele oranla daha cüzi bir miktar olacaktır. Ancak yine de Yönetmelikte ifade edildiği üzere teşvik ödülü bir aylık net asgari ücret miktarından düşük olamaz.
Son olarak ifade etmek gerekir ki çalışan buluşlarında yaşanacak uyuşmazlıklarda uyuşmazlık çözüm yolu olarak tahkim gösterilmiştir. Taraflar öncesinde arabuluculuğa da başvurabilirse de arabuluculukta anlaşamama halinde muhakkak tahkim yoluna başvurmalılardır. Tahkim yolunda uygulanacak hükümler ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki hükümlerdir.
Çalışan buluşları ve işverenler hakkındaki görüşleriniz ve sorularınız için iletişim adreslerimizden bizimle iletişime geçebilirsiniz.